11 Kasım’da Azerbaycan’da başlayan COP29 boyunca sahadan düzenli güncellemelerimiz bu sayfada.
Ekosfer’e destek ver
Azerbaycan’ın Bakü kentinde yapılan COP 29 toplantısını yerinde izleyerek sizler için güncel gelişmeleri günü gününe özetlemeye çalıştık. İklim krizini durdurma konusundaki çalışmalarımızı iklim iletişimi, iklim ve enerji başlıkları altında sürdürüyoruz. Kampanyalarımıza destek vermek için bu bağlantıyı kullanabilirsin. Şirketlerden destek kabul etmiyor, bireyler ve fonlardan aldığımız destekle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sen de bugün Ekosfer destekçisi ol, çalışmalarımıza güç ver.
Azerbaycan’da iklim müzakereleri kötü bir sonuçla bitti
Bakü’deki iklim konferans iki haftanın ardından resmi olarak sona erdi. ‘Finans COP’u diye de adlandırılan BM İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması’nın 29’uncu Taraflar Konferansı (COP 29), rakamların havada uçuştuğu ancak ihtiyacın dörtte birinin karşılanmasının taahhüt edildiği bir buluşma olarak tarihe geçti.
Müzakerelerin son saatleri, toplantı salonlarında kalan az sayıda sivil toplum temsilcilerinin eylemleri ve az gelişmiş, gelişen ülkelerin görüşmeleri terk etme aşamasına geldiği kritik dakikalara sahne oldu. Sonuçta, merakla beklenen Yeni Toplu Sayılaştırılmış Hedef (NCQG) metni üzerinde karar varıldı. Metnin en kritik noktası, gelişen ülkelerin, gelişmiş ülkelerden (zengin ülkeler ya da Çerçeve Sözleşmesi’nin Ek 2 ülkeleri de denebilir) talep ettiği iklim finansmanı rakamıydı. Gelişmiş ülkeler, iklim krizini durdurmak için atmaları gereken adımların maliyetini, oluşmuş kayıp ve hasar ile uyum süreci masraflarını da hesaba katarak yılda en az 1,3 trilyon ABD doları şeklinde ifade ediyordu. Gelişen ülkelerin talebi buydu ancak müzakere sonuç metninde taahhüt edilen miktar 2035’e kadar her yıl 300 milyar dolarla sınırlandırıldı. Özetle, gerektiği düşünülen finansmanın dörtte birinden azının karşılanması sözüyle masadan ayrılmak zorunda kalındı.
Gelişen ülkelerin iklim finansmanının ağırlıkla hibe şeklinde verilmesi talebi de kağıda dökülmedi. Krediler, kalkınma bankaları, özel finansman gibi araçlar zaten zor durumda olan gelişen ülkeleri borç ve faiz yüküyle daha da zorlama potansiyeline sahip.
300 milyar doların yetersizliğini anlatmak için Brezilya İklim Gözlemevi’nin paylaştığı bir örneği burada tekrarlamak istiyoruz. Mevcut 300 milyar doları en az gelişmiş ülke sayısına böldüğümüzde, iklim krizi karşısında en savunmasız 45 ülkenin her birinin yılda 6,6 milyar dolar alacağını hesaplayabiliriz. Brezilya’nın Rio Grande do Sul eyaletinde bu yıl meydana gelen tarihi sel felaketinin maliyetinin 17 milyar dolara kadar çıkabileceğini söyleyelim, siz hesabı yapın.
Anlaşmanın 7’inci maddesi, bağlayıcı bir hüküm içermeden 1,3 trilyon doları işaret etse ve bu gelecek toplantılar için referans olma özelliğini taşısa da durumun aciliyeti karşısında verilen tepkiyi güçlü göstermeye çalışmak çok doğru bir değerlendirme olmaz.
İşin özünde yatan hayal kırıklığı bu ancak ötesi de var. Metnin iklim finansmanı için küresel güneyi de katkı yapmaya davet etmesi, azaltım hedefi içermemesi ve hatta fosil yakıtlardan vazgeçme ya da fosil yakıtlara her yıl verilen trilyon dolarları bulan sübvansiyonları azaltma/durdurma gibi bir çağrı içermemesi diğer hayal kırıklıkları arasında sayılabilir. IMF’nin, 2022 yılında küresel fosil yakıt sübvansiyonlarının 7 trilyon dolar olduğunu açıklayan çalışmasına buradan ulaşabilirsiniz.
Bakü’deki müzakerelerde alınan karbon piyasalarıyla ilgili kararları da başarı kabul etmek oldukça zor. Şeffaflık ve kontrol mekanizmalarının sıkılaştırılamadığı, gönüllü karbon piyasalarının varlığını sürdürdüğü bir uluslararası emisyon ticareti mekanizmasının gerekli finansman ihtiyacına değil yeşile boyamaya hizmet edeceği ortada. Carbon Market Watch Küresel Karbon Piyasaları Politika Lideri Jonathan Crook’un değerlendirmesi her şeyi anlatıyor: “Ülkeler bir kez daha gevşek ve yetersiz bir karbon piyasası paketini kabul etti. Konferansın ilk günü gönüllü karbon piyasasındaki karbon kredilerinin iyi belgelenmiş kalıcılık kusurlarını tekrarlayan madde 6.4’ün kurallar bölümü yeterli istişare yapılmadan tartışmalı bir şekilde onaylandı. Madde 6.2 ie de ticarete ilişkin şeffaflık sadece asgari düzeyde iyileştirilirken, kritik derecede zayıf olan inceleme sürecini güçlendirmeye dair son fırsat da kaçırılmıştır. Böylece, ülkeler düşük kaliteli, hatta madde 6.2’nin kurallarına uymayan karbon kredilerinin ticaretini gerçek bir denetim olmaksızın serbestçe yapabilmektedir.”
COP 29’un başarısız olmasının ardında yatan nedenleri uzun bir liste halinde sıralayabiliriz. İklim krizinin yarattığı sorunların biz geciktikçe artmasını, kim sorumlu sorusunun yanıtının karmaşıklaşmasını, fosil ve nükleer enerji lobilerinin iklim konferanslarındaki lobi faaliyletlerinin gözle görülür şekilde artmasını listenin üst sıralarına koyabiliriz. Ancak dünyanın içinde bulunduğu siyasi belirsizliği de hesaba katmamız gerekir. Bu yılki iklim konferansına müzakerelerde itici güç olabilen birçok ülkenin liderlerini katılmaması bile bize küresel siyasetin odağının iklim meselesinden başka noktalara kaydığının göstergesi. Devam eden savaş ve işgaller, ABD seçimleri sonucu ABD’nin iklim politikasındaki belirsizlik, Almanya’da hükümetin dağılması, yıllardır iklim konusunda liderlik yapan AB’den ortak ve güçlü bir ses gelmemesi, Hindistan ve Çin’in ortada görünmemesi COP 29’un başarısızılığında önemli pay oynadı.
Şimdi gözler 2025 yılında Almanya’nın Bonn ve Brezilya’nın Belem (COP 30) kentlerinde yapılacak toplantılara çevrildi.
13.50 – COP 31 Türkiye’de mi olacak?
Türkiye’nin 2026 yılında yapılacak 31’inci taraflar toplantısına ev sahipliği yapma talebi, Bakü’de karara bağlanmadı. 2025 Haziran ayında Bonn’da yapılacak toplantıda veya Kasım ayında Belen’de yapılaak toplantıda COP 31’in ev sahibi de netleştirilecek. Türkiye’nin rakibi Avustralya.
22.30 – Bakü’de 13’üncü gününe giren İklim Konferansı’nın sonuna gelindi. Bakü saatiyle 00.30’da kapanış genel kurulunun başlaması bekleniyor.
13.00 – Müzakerelerin bu akşam noktalanması bekleniyor ancak üzerinde anlaşılan bir metin olup olmayacağı belirsizliğini koruyor…
11.31 – Sivil Toplumdan Afrika Grubu’na anlaşmayı reddetme konusunda destek
Uluslararası İklim Eylem Ağı (CAN International), yüzlerce sivil toplum örgütünün desteklediği, “hiç anlaşmamak kötü bir anlaşmadan iyidir” mesajını taşıyan ve istenilen müzakere metninin çıkmaması halinde anlaşma yapmadan konferanstan ayrılmayı öneren mektubu, Afrika Müzakereciler Grubu Sözcüsü Ali Mohamed’e teslim etti. G77 ve Çin grubuna benzer bir destek iletildi.
11.00 – COP 29’da sonuç uzatmalara kaldı
Dün gece toplantının bir anlaşmaya varılamadan bugüne bırakılmasıyla, konferans merkezinde sabır ve umutla sonucu bekleyen eylemciler sessiz bir yürüyüş gerçekleştirmişlerdi. Eylemciler bu sabaha da hareketli başladı. Avrupalı genç iklim eylemcileri, bu sabah AB Başkanlığı’na bir mektup vererek, AB ülkelerinin finansman taahhütlerini yerine getirmesini ve Paris Anlaşması kapsamında verdikleri sözlerini tutmalarını istedi.
Dear EU,
— CAN EUROPE (@CANEurope) November 23, 2024
If #COP29 ends with a weak or nonexistent outcome, you're among the ones to blame.
Young Europeans just handed in a civil society cross-constituency letter to @EU_Commission, calling the EU to #PayUp and fulfil their Paris Agreement commitments. pic.twitter.com/fn9m1wQjMu
20.30 – COP29’da sonuç yarına kaldı
İklim müzakerelerinde taraflar taslak müzakere metinleri üzerinde anlaşmaya varamadı. COP 29 sekreteryası toplantıların resmi görüşmelerini yarın sabah 10’a erteledi.
#COP29'da sonuç yarına kaldı.
— Ekosfer (@ekosferorg) November 22, 2024
İklim müzakerelerinde taraflar taslak müzakere metinleri üzerinde anlaşmaya varamadı. COP29 sekreteryası toplantıların resmi görüşmelerini yarın sabah 10'a erteledi.
Detaylı COP29 güncellemeleri için tıkla: https://t.co/w4rKFvsEbn
15.57 – Yalnızca şaka değil aynı zamanda hakaret
Uluslararası İklim Eylem Ağı İcra Direktörü Tasneem Essop:
“Yeni Toplu Sayısallaştırılmış Hedef”e ilişkin bu son taslak metin sadece bir şaka değil, aynı zamanda Küresel Güney’de yaşayan ve kendilerinin neden olmadığı iklim krizinin ön saflarında yer alan insanlara bir hakaret. Kamu finansmanında yıllık 250 milyar dolar çerez parasıdır. Küresel Güney, tarihi sorumluluk sahibi olanların harekete geçmemesinin yükünü taşımamalı. Kötü bir anlaşmadansa hiç anlaşma olmaması daha iyidir ama henüz işimiz bitmedi. Öfkeliyiz ancak sonuna kadar müzakere etmeye devam edeceğiz.
15.37 – Utanç kaynağı
Oil Change International, taslak müzakere metnini şu cümlelerle eleştirdi: “Bu metin tam anlamıyla bir utanç kaynağıdır. Bu, hükümetlerin itfaiye aracının anahtarlarını kundakçılara teslim etmesine eşdeğerdir.”
15.25 – Afrika Grubu: “Kabul edilemez”
Taslak metinlere ilk itirazlar gelmeye başladı. Afrika Grubu adına yazılı bir açıklama yapan grup başkanı Ali Mohamed, “2035’e kadar yılda 250 milyar dolarlık finansman öneren teklif tamamen kabul edilemez ve Paris Anlaşması’nın hayata geçirilmesi için yetersizdir. Sadece Uyum Açığı Raporu bile uyum çalışmaları için ihtiyacın 400 milyar dolar olduğunu söylüyor. 250 milyar dolar Afrika ve tüm dünyada kabul edilemez can kayıplarına yol açacak ve dünyamızın geleceğini tehlikeye atacak. Dahası, bu formülasyon kapsamında sorumlular artık gelişmiş ülkeler değil. Tüm ülkelerin sorumlu olduğu ve gelişmiş ülkelerin başı çektiği bir hedef haline getirilmiş. Bu kabul edilemez bir durum.”
14.15 – Finansman rakamı telaffuz edildi: 250 milyar dolar
COP29’da beklenen müzakere metinleri geldi. Yeni Toplu Sayılaştırılmış Hedef (NCQG) metninde gelişmiş ülkelerin gelişen ülkelere yılda 100 milyar dolarlık iklim finansmanı sağlama hedefinin 2035 yılına kadar yine her yıl 250 milyar dolara çıkarılması önerilmiş. Cümlede gelişmiş ülkelerin önderliğinde deniyor, bu da başka ülkeleri finansmana katkı sağlama isteği olarak okunabilir. Gelişen ülkeler buna karşı çıkıyor, BMİDÇS kapsamında belirlenen Ek 2 ülkelerini oluşturan ülkelere yeni bir ülke eklenmesini istemiyordu.
Taslak metinde gelişen ülkelerin başlangıç rakamı olan 1,3 trilyon dolara bir çağrı var ancak metin kabul edilirse alınan karar ykarıda belirttiğimiz 250 milyar dolardan ibaret olacak.
Tepkileri bekliyoruz…
13.50 – Açıklama gecikti, sivil toplum tepkili
Sekretarya’nın öğle saatlerinde yeni müzakere metinleri gelecek sözü havada kaldı. Metinlerin dağıtımının akşamüstünü bulabileceği konuşuluyor. Konferans’ın resmi kapanışına saatler kala bir sonuca varılamaması, sivil toplum ve özellikle gelişen ülkelerin finansman talebini destekleyen tarafların tepkisini de artırıyor. İklim Eylem Ağı (CAN International) üyeleri bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasındaki bazı yorumları iletiyoruz.
Lidy Nacpil-Asya Halklarının Borç ve Kalkınma Hareketi
“Zengin ülkelerin kendilerini iklim şampiyonu olarak adlandırmalarına rağmen masaya bir iklim finansmanı hedefi koymayı reddetmelerini anlayamıyoruz. Kötü bir anlaşmayı kabul etmeyeceğiz. Çok kötü bir anlaşmaya hapsolmaktansa başka bir anlaşma için mücadele etmeyi tercih ederiz.
Bert De Wel-Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Küresel İklim Politikaları Koordinatörü
“Masada para olmadığı için hiçbir ilerleme kaydedemeden rehin alınıyoruz.Adil Geçiş Çalışma Programı’nın uygulanmasının yaygınlaştırılması hakkında bile konuşamadık ve bu boşa harcanan bir COP.
Liane Schalatek – Heinrich Böll Stiftung
“Tarihi kirleticiler kendi sorumluluklarının bedelini ödemek yerine, neden oldukları zararın bedelini başkalarının ödemesini istiyor. Masada finans rakamları, insan hakları ya da toplumsal cinsiyet taahhütleri yok. Feministler sistem değişikliği talep ediyor.”
Mohamed Adow-POwer Shift Africa Direktörü
“Gelişen ülkeler iklim krizine uyum sağlamalarına yardımcı olacak rakamları masaya koydular ancak zengin dünya iklim krizine yanıt verecek rakamları ortaya koymaktan kaçınmaya devam ediyor.”
11.00 – Herkes saat 12.00’yi bekliyor
COP 29 müzakerelerinin resmi takvimdeki son gününe geldik. Dün açıklanan taslak müzakere metinlerine çok sayıda itiraz geldi. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası saat 12.00’de yeni müzakere metinlerinin açıklanacağını duyurdu. Konferans merkezindeki ekranlardan da duyurulan bu bilgi sonrasında sessiz bir bekleyiş hakim.
17.55 – 1,3 trilyon dolara ulaşmak mümkün
Latin Amerika ve Karayipler Bağımsız Birliği (AILAC), Afrika Müzakereciler Grubu (AGN), Küçük Ada Devletleri İttifakı (AOSIS) ve Az Gelişmiş Ülkeler (LDC) grupları ortak bir basın açıklaması yayımladı.
Açıklamada şu taleplere yer verildi: Borç krizinin daha da kötüleşmesini önlemek için yeni finans hedefi, hibeler ve yüksek imtiyazlı finansman yoluyla sağlanmalıdır. Kaynaklarla ilgili olarak, yüksek sermaye maliyeti, sınırlı mali alan ve sürdürülemez borç dikkate alındığında, bunların erişilebilir, uygun fiyatlı, öngörülebilir, sürdürülebilir, dönüştürücü ve somut olması gerektiğini vurguluyoruz; boş vaatleri kaldıramayız. Gelişen ülkelere gerçekçi finansman sağlamak ve bunları harekete geçirmek hem gerekli hem de mümkün.
Bu sayede yılda 1,3 trilyon dolarlık hedefe ulaşılabilir. Fosil yakıt sübvansiyonlarının yeniden yönlendirilmesi gibi yeni kamu kaynakları yaratmak ve yenilikçi stratejiler bulmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bunun gerçekleşmesi için bir yol haritası üzerinde birlikte çalışmayı talep ediyoruz.
15.30 – “Başarısızlık bir seçenek değildir”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rio’daki G20 Zirvesi’nden döner dönmez bir basın açıklaması yaptı ve müzakerelerdeki tıkanıklığın aşılmasını istedi. “G20 liderlerinden bakanlarına ve müzakerecilerine COP29’da yeni ve iddialı bir iklim finansmanı hedefi belirlemeleri talimatını vermelerini istedim” diyen Guterres, Bakü’de iddialı yeni bir iklim finansmanı hedefi üzerinde anlaşmaya varılmasının ve bu hedefin, farklı bileşenler aracılığıyla gelişen ülkelerin ihtiyaç duyduğu finansmanı harekete geçirmesinin zorunluluk olduğunu söyledi. “Başarısızlık bir seçenek değildir” diyen Guterres, finansmanda bir artış şarttır diyerek, buradaki başarısızlığın COP 30’un başarısını da riske atacağına dikkat çekti.
12.30 – Genel Kurulda itiraz sesleri
COP 29 toplantısı “Kurultay” ile devam ediyor. Nizami salonunda devam eden Kurultay’da taslak müzakere metinlerine yapılan itirazları dinliyoruz. Görüşmelerin gidişatını anlatabilmek için tarafların konuşmalarından bazılarını kısaca özetlemeye çalışıyoruz.
G 77 ve Çin grubu, iki haftadır altını çizdiği, gelişmiş ülkelerden gelişen ülkelere verilmesi istenen yıllık 1,3 trilyon dolarlık finansmanı metinde görmek istediklerini tekrarladı.
Honduras, görüşmelerin gerektiği kadar hızlı gitmediğini söyledi ve özellikle karbon mekanizmasıyla ilgili madde 6.2 üzerinden birçok itirazda bulundu. Son olarak da Yeni Toplu Sayısallaştırılmış Hedef’i (YTSH – NCQG) eleştirdi ve gelişen ülkelerin taleplerini yansıtan yeni bir metin istedi.
Pakistan, 2020 ve 2022’de yaşadığı sel felaketlerine referans vererek konuşmasına başladı, finansmanın gideceği ülkelerle ilgili eleştirilerini iletti ve adil geçişin önemiyle bitirdi.
Zambiya, diğer az gelişmiş ülkeler gibi finansın gerçek durumu yansıtmasını istedi. Uyum konusunda prosedürel ilerlemelerden somut adımlara geçilmediğini belirtti. Net bir hedef istedi.
Yeni Zelanda, madde 6 için teşekkür etti ancak ardından sürecin yavaşlığından ve yeni metinlerin eksikliklerinden şikayet etti. Azaltım konusunda üst düzey mesajlara ihtiyaç olduğunu vurguladı. YTSH metni için önerdikleri birçok çözüm önerisinin metne alınmadığından şikayet etti. Özetle 36 saatimiz var bu metni düzeltmek için dedi. Aciliyetin metne yansıtılmasını talep etti.
Almanya sözcüsü, AB kararlarını desteklediklerini belirti. Azaltım metni konusunda büyük hayal kırıklığına uğradıklarını söyledi. Dünya nerede durduğumuz bilmek zorundayız dedi ve 1,5 derece ile uyumlu yeni ulusal katkı beyanları konusunda net bir mesajın verilmesi gerektiğini söyledi. Gerçek ihtiyaçları karşılamayan fosil yakıt sübvansiyonlarının durdurulması ve yeni kömür santralına hayır denmesi gerektiğini söyledi.
Polonya, yeni metin bir ilerleme vadetmiyor dedi.
11.30 – “Bir çeke ihtiyacımız var ama elimizde olan bir kağıt parçası”
Bugün güncellenmiş halleri paylaşılan müzakere metinlerine dair sivil toplum kuruluşlarının değerlendirmelerinden ikisini fikir vermesi için paylaşıyoruz. Temel metin olarak görülen Yeni Toplu Sayısallaştırılmış Hedef’i incelemek isterseniz bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Power Shift Africa Kurucusu ve Direktörü Mohamed Adow:
“Yeni metin, adaptasyon ve enerji dönüşümü için gerekli finansman da dahil olmak üzere iklim sorununu doğru bir şekilde teşhis ediyor, ancak zengin ülkelerin gelişen ülkelere gerçekte ne sağlayacağını görmezden geliyor. Bu ‘finans COP’u’. Buraya para hakkında konuşmak için geldik. Parayı ölçmenin yolu rakamlardır. Bir çeke ihtiyacımız var ama şu anda elimizdeki tek şey boş bir kağıt parçası. Hibeye dayalı finansman ve borçlanmaya yol açan araçlardan kaçınma ihtiyacı konusunda bazı önemli sinyaller içeriyor. Gelişmiş ülkelerin şimdi acilen boşlukları doldurmaları ve müzakereleri ilerletmek için finansman kartlarını masaya koymaları gerekiyor.”
Climate Observatory İklim Politikası Uzmanı Stela Herschmann:
“Yeni metin, müzakerelerin başından bu yana gördüğümüz çıkmazı yansıtan, birbirine taban tabana zıt iki seçenek getiriyor. Masada rakamlar olmadan ve yeni bir hedefin neye benzemesi gerektiği konusunda birbirine zıt görüşler varken, tarafların nasıl ortak bir zeminde buluşacağı belirsiz. Tarafların olumlu bir sonuca ulaşması için COP 29 Başkanlığı’nın elini taşın altına koyması gerekiyor.”
Son iki günde metinde nasıl değişiklikler olacak, taraflar net rakamlarla finansmanla ilgili sorulara yanıt verebilecekler mi? Uzun iki gün ve gece olacak, toplantının hafta sonuna sarkması da olası görünüyor.
11.00 – Yeni metinler eski sorunlar
COP 29 müzakereleri güne hareketli başladı. Müzakere metinlerinin birçoğu güncellendi. Sizin için saydık tam 12 müzakere metninin yeni versiyonları sabahın ilk saatlerinden itibaren taraflara iletilmeye başlandı. Bunlardan her halde üzerinde en çok tartışılacak olanı, bu toplantının odağında olan Yeni Toplu Sayılaştırılmış Hedef (NCQG) metni. Bir önceki taslak 25 sayfaydı, 10 sayafaya indi. Sayfa sayısı azalsa da belirsizliğini koruyan konularda pek bir değişiklik olmadı.
PODCAST: İklim müzakereleri nasıl yapılıyor, Bakü’de müzakereler ne vadediyor?
Bu bölümde konuğumuz Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Cerit Mazlum.
Semra Cerit Mazlum, her yıl sonunda COP adını verdiğimiz taraflar toplantısıyla son bulan bir yıllık müzakere sürecinin nasıl yürütüldüğünü anlatıyor. Bunun yanı sıra Mazlum, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deki COP 29 toplantısının olası çıktılarını ve müzakereleri tıkayan özellikle finansmanla ilgili konuları da masaya yatırdı.
17.10 – Şaka mı bu?
Bakü’deki iklim müzakerelerinde sona yaklaşırken, özellikle gelişen ülkelere verilecek finansal destek konusunda beklenen sonuçların çıkmaması gerilimi artırıyor. İklim Eylem Grubu (Climate Action Network) moderatörlüğünde biraz önce yapılan (Bakü saati ile 17.40’ta bitti) basın toplantısına G77 ve Çin grubu adına Adonia Ayebare, Afrika Müzakereciler Grubu adına Ali Mohamed ve Benzer Düşüncedeki Gelişen Ülkeler grubu adına ise Diego Pacheco katıldı.
Basın toplantısının sorular bölümünde bir gazetecinin, “iklim finansmanının bugünkü 100 milyar dolardan 200 milyar dolara çıkarılmasına ne dersiniz” sorusuna üç konuşmacı da “şaka mı bu” yanıtını verdi.
G77 ve Çin adına konuşan Adonia Ayebare, hedefe ulaşacak bir sonuç beklediklerini, gelişen ülkelerin süreci karmaşıklaştırdığını söyledi. Beklenen metnin net bir rakam, mekanizma ve kalitesi belli bir rakam içermesini beklediklerini belirten Ayebare, “Ben gazetecilikten geliyorum. Bir başlığa ihtiyacımız var, içinde trilyonlar geçen bir başlığa” diyerek beklentilerini özetledi.
Afrika Müzakereciler Grubu adına konuşan Ali Mohamed, BM ajanslarının 1,3 trilyon dolarlık ihtiyacı belirlediğinin altını çizerek, uyum sorununun çözümü için gerekli finansmanın özellikle Afrika ülkeleri için hayati öneme sahip olduğunu belirtti. Paris Anlaşması çok net, kim hangi konudan sorumlu
Diego Pacheco, burada gelişmiş ülkelerden gelişen ülkelere finansmanla ilgili sonuç almalıyız. Yeni Toplu Sayısal Hedef için kırmızı çizgileri olduğunu belirten Pacheco, Paris Anlaşması veya Çerçeve Sözleşmesi yeniden yazılmamalı, finansman gelişmiş ülkelerden gelişen ülkelere doğru olmalı dedi. Bu bir yardım değil, bir zorunluluk. Paraya sahipler ama politik isteğe sahip değiller.
14.07 – SON DAKİKA: Gece yarısı yeni müzakere metinleri gelebilir.
COP 29’da geri sayım başladı, süreç hızlanmaya başladı. Genel Kurul salonlarının karşısındaki koridorda medyaya ayrılmış alanlardan birinde açıklama yapan COP 29 Başkanlığı, bu gece yarısına doğru Yeni Toplu Sayılaştırılmış Hedef’in (NCQG) de aralarında olduğu yeni müzakere metinlerinin açıklanacağını söyledi. Kalan metinlerin de sabah 7’ye yetiştirilmesine çalışılıyor. COP 29 Başkanlığı, tüm metinler yayımlandıktan sonra tarafları ortak, tek oturumlu bir toplantıda bir araya getirmeyi planlıyor. Yapılan açıklama, bu toplantıdan sonra da metinlerin yenilenebileceğinin sinyallerini verdi.
COP toplantılarında farklı konulardaki müzakere metinlerini bir araya getiren bir kapsayıcı metin de oluyor. Başmüzakereci Yalçın Rafiyev düzenlediği basın toplantısında, “yeni bir savaş cephesi açmak istemediklerini” söyleyerek bu metni oluşturmak için harekete geçmeyeceklerini söyledi. Bu da pek alışılmış bir durum değil.
13.50 – Türkiye 63 ülke arasında 53 sırada
İklim Değişikliği Performans Dizini’nin (CCPI 2025) bu yılki sonuçları açıklandı. Türkiye, bu yılki performansıyla 63 ülke arasında 53’üncü sırada yer aldı. Kişi başına düşen emisyon miktarı ve bu miktarın iki derecenin çok aşağısında bir hedefle kıyaslanmasında “orta” derecede not alan Türkiye, 2030 seragazı hedefi, kişi başına düşen emisyonların eğilimi konularında ise “düşük” not aldı. Yenilenebilir enerji yatırımlarını olumlu değerlendiren çalışma adil bir geçiş olmaması nedeniyle de not kırmışa benziyor. Türkiye’den daha kötü not alan ülkeler arasında Çin, ABD, Suudi Arabistan, Rusya ve Kanada var. İlk üçe layık olacak ülkenin bulunmadığı araştırmanın en üstünde ise Danimarka ve onu izleyen Hollanda, Birleşik Krallık, Filipinler ve Fas yer alıyor. Türkiye aynı değerlendirmede geçen yıl 56’ıncı olmuştu. İklim Değişikliği Performans Dizini’ne ulaşmak için bu adresi kullanabilirsiniz.
21.30 – Günün Fosili Rusya oldu
Bugünün Günün Fosili ödülü, COP 29’daki pavyonunu fosil yakıtların kullanımının azaltılması yerine fosil yakıtların tanıtımı için kullanan Rusya’ya verildi. Bu yılki iklim konferansında Rus enerji şirketlerinden fosil yakıtları açıkça teşvik eden çok sayıda üst düzey yönetici var. Hepsi de Rus Pavyonu’nun yardımıyla iklim konferansında sahne alabiliyor.
17.00 – Türkiye Metan Deklarasyonu’nu imzaladı
COP29 Başkanlığı, Organik Atıklardan Kaynaklanan Metanın Azaltılması Deklarasyonu’nu bir basın toplantısı ile açıkladı. İlk imzacılar arasında yer alan 30’dan fazla devlet (küresel organik atıklardan kaynaklanan metan emisyonlarının yüzde 47’sini temsil ediyorlar) gelecekteki ulusal katkı beyanlarında (NDC) organik atıklardan kaynaklanan metanın azaltılmasına yönelik sektörel hedefler belirleme taahhüdünde bulundu. İmzacı ülkeler, bu sektörel metan hedeflerine ulaşmak için somut politikalar ve yol haritaları başlatma sözü veriyor. Türkiye’de imzacı 35 ülke arasında yer alıyor.
BM Çevre Programı (UNEP) tarafından oluşturulan İklim ve Temiz Hava Koalisyonu ile birlikte geliştirilen bu deklarasyon, COP26’da başlatılan 2021 Küresel Metan Taahhüdü’nü (GMP) destekliyor. GMP, metan emisyonlarının 2030 yılına kadar 2020 seviyelerinin en az yüzde 30 altına düşürülmesine yönelik küresel bir hedefe sahip. Organik atıklar, tarım ve fosil yakıt kaynaklı metan emisyonlarının ardından üçüncü en büyük metan kaynağı.
16.00 – Bir ileri bir geri
Bakü’deki iklim müzakerelerinde son günlere gelinirken müzakere heyeti üzerindeki baskı da artıyor. Özellikle Yeni Toplu Sayılaştırılmış Hedef konusunda kim ne istiyor, konuştuğumuz uzmanlardan, Climate and Development Advice firmasının kurucusu Thomas Hirsch’ün analizinden de faydalanarak kısaca hatırlatalım.
AB: iklim finansmanına katkıda bulunan ülkeleri çeşitlendirmek istiyor. Körfez ülkeleri, Rusya, Çin, Kore, Singapur, Meksika, Malezya, Şili gibi ülkelerin de finansmana katkıda bulunmasını istiyor.
ABD: kamu ve özel finansman karışımı bir finansman modelinden yana, katkıda bulunanların da ekonomik kapasitelerine göre belirlenmesini savunuyor.
G77 ve Çin: Gelişmiş ülkelerden gelişen ülkelere gidecek finansmanın yılda 1,3 trilyon dolar ve üstünde olmasını istiyor. Katkıda bulunanların BMİDÇS’nce belirlenen Ek 2 ülkeler olarak kalmasını istiyor. Finansmanın uyum, azaltım ile kayıp ve zararı da kapsamasını istiyor.
Afrika Grubu: G77 ve Çin grubunun taleplerine ek olarak iklim için küresel yatırım akışının sağlanması gerektiğini vurguluyor.
Az Gelişmiş Ülkeler: Ulusal katkı beyanlarındaki hedeflere ulaşımı sağlayacak, ulusal uyum planları ile kayıp ve zarar kaynaklı maliyetleri karşılayacak, erişimi kolay, maliyeti düşük finansman ihtiyacını vurguluyor.
Latin Amerika ve Karayip (AILAC): Kamu finansmanı merkezli bir yaklaşımı destekliyor. Benzer Görüşteki Gelişen Ülkeler Grubu ve Arap Ülkeleri: Katkıda bulunacak ülkelerin sayısının arttırılmasından ya da bu tabanın genişletilmesinden yana değiller.
14.30 – Gün geçmiyor ki yeni bir fosil lobisi haberi duymayalım. Bugün de AB hükümetlerinin 113 fosil lobisini temsil eden katılımcıyı COP 29’a getirdiklerini öğrendik. Yunanistan, İtalya ve ilk üç sıradalar. Fossil Free Politics (Fosil Yakıtsız Politika) örgütü Avrupa Komisyonu’nun fosil yakıt lobi görevlisi getirmemesini ise iyi haber olarak duyurdu.
10.00 – Bugün müzakerelerin önemli bir ayağı olan Üst Düzey Görüşmeler tekrar başladı. Geçen hafta bazı ülke liderlerini burada görmüştük şimdi ise bakanlar, iklim müzakerecileri ve beraberlerindeki heyetler geçen hafta ortaya çıkarılan taslak metinleri görüşüp sonuca bağlamak için Bakü’ye geldiler veya geri döndüler. Önlerinde hemen sonuca varabilecekleri kısa metinler olmadığını hatırlatalım. Yeni Toplu Sayısal Hedef (NCQG) metni 25 sayfa uzunluğunda. Nedeni tüm seçeneklerin hâlâ masada olması ve gerekli elemelerin yapılmaması. Uzmanlar, bu kadar uzun bir metinden sonuca varmanın çok zor olacağını ve muhtemelen zaman kısıtlamasıyla karşı karşıya kalınacağını söylüyor. Üst düzey temsilcilerin katılacağı genel kurul toplantısının akşam altıya kadar (Bakü saatiyle) sürmesi planlanıyor.
21.45 – Günün fosili ödülü Güney Kore’nin oldu
OECD ülkelerinin ihracat kredi kuruluşlarından petrol ve gaz için aldıkları yılda 41 milyar doları bulan sübvansiyonların sonlandırılması için önerilen anlaşmanın Güney Kore tarafından engellendiği öğrenildi. Eylül ayında sızan bir hükümet belgesi, hükümetin pozisyonunu ortaya koydu. AB, Kanada, İngiltere, Norveç, Avustralya ve Yeni Zelanda şu anda anlaşmadan yana görünüyor. Güney Kore bu tutumuyla günün fosili ödülüne aday gösterildi ve ödüle aldı.
Bu akşam bir de mansiyon ödülü verildi. Finlandiya, teknolojik düzeltmelerle iklim konusunda geri kaldığını gizlemeye çalıştığı için bu ödülü aldı. Dünyanın iklim finansmanını arttırması gereken bir dönemde Finlandiya, rakamlarla oynadığı, piyasa temelli kredileri iklim finansmanı olarak saydığı için mansiyon ödülüne layık görüldü.
Günün Fosili ödülü nedir diye merak ediyorsanız 15 Kasım tarihli güncellememize bakabilirsiniz.
20.00 – İklim krizini durdurmak pahalı ama durdurmamak daha pahalı
İklim görüşmeleri sırasında, bugün yayımlanan bir hakemli makale, iklim krizini durdurmak için harcaması gereken paranın, harcanmazsa ortaya çıkacak hasarı karşılamak için gerekenden çok daha az olduğunu ortaya koyuyor. Makalenin Bakü’ye ulaşması çok uzun sürmedi. Müzakerelerdeki en tartışmalı konu hakkında önemli bilgiler içerdiği için buradaki taraflar, özellikle de sivil toplum örgütleri makaleyi konuşmaya başladı. Biz de çalışmanın önemli sonuçlarını sizlerle paylaşalım istedik.
13.30 – İklime atom bombası atma
Konferans alanı her gün onlarca müzakereye, yan etkinliğe sahne oluyor. Bir etkinlikten diğerine giderken ise sözünü dört duvarların arasına sıkıştırmak istemeyenlerin eylemlerine denk geliyorsunuz. ‘İklime Atom Bombası Atma’ (Do not nuke the climate) koalisyonunun nükleer enerji karşıtı eylemi bugünün göze çarpanlarından biriydi. Koalisyon, dünya çapında 600’den fazla STK’nin konferansa katılan tarafları nükleer enerjinin finansmanına karşı çıktığını hatırlatarak, “nükleer enerjinin küresel ölçekte yaygınlaştırılması taahhüdü, başka hiçbir şeye benzemeyen sahte bir çözümdür” açıklamasını yaptı. Açıklamada şu sözlere yer verildi: “Nükleer enerji çok yavaş, çok pahalı ve sayılamayacak kadar çok kez başarısızlığa uğramıştır. Uranyum yakıt zinciri çevresel adaletsizlikle doludur ve yerli halkların haklarını ve egemenliğini ihlal eder. Radyoaktif kirlilik sularımızı zehirliyor ve sağlığımıza zarar veriyor. Nükleer atıklar için bir çözüm yok ve gelecek nesillere zarar veren bir miras bırakmaktadır. Nükleer enerji nükleer silahlarla el ele gitmektedir ve nükleer enerjinin yaygınlaşması nükleer savaşın dehşetini arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır”. Koalisyon, bazı ülkelerce önerilen, (Türkiye de bunlardan biri) nükleer enerjiyi 2050 yılına kadar üç katına çıkarma taahhüdünün iklim finansmanı ve gerçek çözümler için gereken tüm zamana ve trilyonlarca dolara el koyacağını belirtiyor. “Nükleersiz, fosilsiz, yenilenebilir enerjiye adil ve eşitlikçi bir geçiş ve iklim adaleti için bizimle birlikte olun” çağrısını yapıyor.
11.00 – BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 29’uncu Taraflar Toplantısı’nda ikinci hafta başladı. İlk hafta ülkelerin liderlerinden bazıları Bakü’ye geldi, bazıları (Fransa heyeti gibi) politik nedenlerle gelmedi. Brezilya, Birleşik Krallık ve Birleşik Arap Emrilikleri yeni Ulusal Katkı Beyanlarını (NDC) açıkladı. Hatırlatalım, yeni NDC’leri (NDC 3.0’da deniyor) açıklamak için son tarih Şubat 2025. Türkiye’den henüz ses yok.
Müzakerelerin kritik aşamasında olduğumuz doğru, başta Yeni Toplu Sayılaştırılmış Hedef (NCQG) olmak üzere birçok konuda taslak metinler ortaya çıktı. Taslak metinlere bakıp her şeyin yolunda gittiğini düşünmek hata olur. Bu metinlerde hemen hemen her tarafın istekleri yazılıyor ama bu hafta içinde müzakerelerle istenmeyen kelimeler, rakamlar atılacak ve geriye üzerinde “anlaşılmış” metin kalacak. O nedenle hafta sonuna doğru, COP29’un gerçekten kritik bir karar alıp almayacağını görmüş olacağız.
BMİDÇS Genel Sekreteri Simon Stiell, sabah yaptığı açıklamada, “Finans COP”u diye adlandırdığı bu yılki toplantıda daha her şeyin sayılardan ibaret olmadığını söyledi. “İnsanlar, yaşam ve geçim kaynaklarıyla da ilgili olduğunu söyledi ve daha fazla finansmanın bu konuda yardımcı olacağını belirtti. Stiell, sivil toplum örgütlerinin eleştirdiği karbon piyasasıyla ilgili kararların ise arkasında durdu ve bu kararların finansmana ulaşmayı kolaylaştıracağını savundu. Genel Sekreter son mesajında, “hâlâ gidilecek çok yol var” diyerek müzakerecilere seslendi ve onlara ayrılıklar arasında köprü kurmaları ve Bakü’yü gurur duyacağımız bir kararla terk etmek için çalışmaları çağrısında bulundu.
19.20 – Bugünkü “Günün Fosili” ödülü, 2023 yılında Avrupa’nın en büyük ikinci gaz ithalatçısı olması ve COP29’a ev sahipliği yapan Azerbaycan ile olan özel ilişkisi nedeniyle İtalya’ya verildi. Azerbaycan İtalya’nın en büyük ikinci gaz tedarikçisi. Azerbaycan’ın toplam petrol ihracatının yüzde 57’sini de İtalya satın alıyor.
16.45 – COP29’da her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Bugün de aramızda 480 karbon yakalama ve gömme lobi görevlisi olduğunu önledik. Bu hesabı Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi (CIEL) yapmış. Bu sayı, BM İklim Konferansı’na katılan Kanada ve Birleşik Krallık delegelerinin sayısından fazla. 55’ini COP 29 Başkanlığı davet etmiş. 209’u ise ulusal delegasyonların içinde yer alıyor. Karbon gömme teknolojisi maliyet, güvenlik, sağlık ve yapılabilirlik açılarından eleştiriliyor. Aynı nükleer enerji gibi sorunu çözmek yerine, sınırlı finansman kaynaklarının tartışmalı ve riskli alanlara harcanmasına neden olacağı için de müzakerelerde öne çıkması tepki topluyor.
Dün gazetelere yansıyan haberi de hatırlatalım. 1700’den fazla fosil yakıt lobi görevlisinin de COP 29’da olduğunu öğrenmiştik. Chevron, Exxon Mobil, BP, Shell ve Eni firmalarının 39 lobi görevlisi de bu sayının içinde.
14.30 – BM İklim Konferansı’nın altıncı gününden merhaba. Her yıl yapılan COP toplantılarında iki haftanın arasındaki hafta sonu eylemlere sahne olur. İklimle ilişkilendirilen Küresel Eylem Günü bu yıl kısıtlamalar nedeniyle sokakta değil müzakerelerin olduğu salonlarda kutlandı. Toplantılara katılan sivil toplum örgütleri, önce Hazar Genel Kurul Salonu’nda bir miting düzenledi. Sokaklardaki gösterilerin aksine biraz cansız olduğunu söylemeliyiz ama dünyanın farklı köşelerinden, farklı mücadelelerden gelen insanlar, sorunlarını ve taleplerini birkaç dakika içinde anlatmaya çalıştı. Adalet, iklim krizinden doğan hasarların tazminatı, fosil yakıtlardan (petrol, kömür ve gaz) vazgeçme talepleri bu konuşmaların ortak noktasıydı.
Daha sonra gruplar Hazar Genel Kurul Salonu’nu terk ederek Mavi Bölge’nin (burası hem iki genel kurul salonunun hem de basın merkezi ile basın toplantılarının yapıldığı salonların olduğu alan) ana koridorunun iki yanında sıralandı. Sessiz sloganlar, mırıltılar ve taleplerin yazıldığı el emeği pankartlar dile geldi. Gezegenin dört bir yanından gelen yerli halkların temsilcileri, kadınlar, engelliler, savaş mağdurları, nükleer ve fosil yakıt karşıtları, yenilenebilir enerjiye adil geçiş talep edenler, hak savunucuları bir aradaydı.
20.00 – COP29’daki ilk Günün Fosili ödülü G-7 ülkelerine verildi: Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Birleşik Krallık. G7 bu ödüle, son 20 yılı, artan iklim finansmanı borçlarını ödememek için mali sorumluluklarından kaçarak geçirdikleri için layık görüldü.
Günün Fosili ödülü nedir, merak ediyorsanız, onu da açıklayalım. Günün Fosili ödülleri ilk olarak 1999 yılında Bonn’da düzenlenen iklim müzakerelerinde Alman STK Forumu tarafından verilmeye başlandı. Birleşmiş Milletler iklim değişikliği müzakereleri sırasında, İklim Eylem Ağı (CAN) üyeleri, müzakerelerde ilerlemeyi engellemek için ‘ellerinden geleni’ yaptıkları düşünülen ülkelere bu ödülü veriyor. Her gün Günün Fosili ödülü için CAN üyesi sivil toplum örgütleri oy kullanıyor.
19.50 – Müzakerelerden biraz uzaklaştık ama dönmenin tam zamanı. Bu yılki iklim konferansına damgasını vuran iklim finansmanı konusunun tam ortasında Yeni Toplu Sayısal Hedef (NCQG) var. BU konudaki taslak metin saat 18.30 itibarıyla taraflara verildi. Hatırlatalım, iklim finansmanında gelişen ülkelerin istekleriyle zengin veya gelişmiş ülkelerin talepleri arasında fark olduğunu biliyoruz. Gelişen ülkeler 2030’a kadar her yıl 1,3 trilyon doları bulan iklim finansmanının sağlanması konusunda ısrarcı. Bu rakamı az bulanlar olduğunu da biliyoruz. Metnin 12. Maddesinde bu rakamlara değinilmiş ancak referans alınan tek bir rakam yok. 5 ila 6,8 trilyon ABD Doları da metnin içinde, 455-584 milyar dolar da. Müzakereler sonucunda hangi rakam metinde kalacak, göreceğiz. BUrada uyum finansmanı için 215-387 milyar dolar rakamına da rastlıyoruz.
28 ve 29’uncu maddelerde az gelişmiş ülkeler ve küçük ada devletleri vurgusunun önemli olduğunu düşünüyoruz. Görüşmelerde finansmanın kim tarafından ve kime verileceği önemli bir tartışma konusu ve Avrupa Birliği gibi bazı gruplar alıcılar arasında yukarıda bahsettiğimiz grupların öne çıkmasını istiyorlardı.
Rakamlardan bahsetmişken 38. maddedekileri de tekrar edelim çünkü bu kadar para var mı ya da nasıl bulunacak diyenleri duyar gibiyiz. 38. maddede, 2021-2022 yıllarında, yıllık ortalama fosil yakıt yatırımlarının 958 milyar dolar, fosil yakıt sübvansiyonlarının da 1,1 trilyon dolar olduğu hatırlatılmış.
Gelişen ülkelere ait bir talebin de metnin opsiyon kısmında yer aldığını görüyoruz. Bu da verilecek finansmanın kredi değil ağırlıklı olarak hibe olması talebiydi. Sub-option 2 başlığı altında hibe miktarı için 600 milyar dolarlık bir alt sınır belirlendiğini görüyoruz. Sub-option 4 kısmında hibe miktarı 900 milyar dolara çıkıyor. Bakalım bu kısım müzakerelerin sonuna kadar metindeki yerini koruyacak mı?
10.00 – COP29’un ilk haftasının son gününe eylemlerle başladık. Konferans alanına girdikten sonra ülke pavyonlarına giden yolda iki ayrı eylem vardı. İlki küresel güneyin hakları için mücadele eden sivil toplum örgütlerinin iklim finansmanıyla ilgili çağrılarını dile getiriyordu. Zengin ülkelerden yılda 5 trilyon doları bulacak iklim fonu talep eden eylemciler, iklim krizi nedeniyle gelişen ve az gelişmiş ülkelerde meydana gelen hasarların karşılaması için yaratılan kayıp ve zarar fonuna da destek çağrısı yaptı. Kısaca, “borcunuzu ödeyin” diyorlardı.
Hemen yanlarında ise Afrika ülkelerinden gelen sivil toplum örgütlerinin birlikte yaptığı bir eylem oldu. “Birleşmiş Afrika asla yenilmez” sloganını atan katılımcılar, Afrika için finansman ihtiyacını dile getirdiler. Yıllık 1,3 trilyon dolarlık talebi dile getiren sözcüleri, şeffaflık ve sorumlulukla ilgili sorunlara dikkat çekti ve sözünüzü tutun dedi. Biz kredi değil hibe istiyoruz diyen eylemciler, biz masumuz bizi boğmayı bırakın ve uyum finansmanı konusunda ilerleme talep ettiler.
COP 29’a “2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi”ni açıklayarak başlayan Türkiye, gerçekten de iklim krizini durdurmak için adım atıyor mu? Açıklanan strateji belgesi umut veriyor mu? Tüm bu konuları Avrupa İklim Eylem Ağı, Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz’le konuştuk.
18.00 – İklim Eylem Ağı COP toplantılarında her sabah basın toplantısı düzenler. Bu sabahki toplantının konusu tahmin edebileceğiniz gibi finanstı ve bir konuşma özellikle dikkatimizi çekti. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) gözlemci gruplarından Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Bileşenleri adına söz alan Gina Cortes, iklim finansmanı için gelişen ülkeler tarafından istenen fon miktarını eleştirenlere ya da gözlerinde büyütenlere güzel bir yanıt verdi. Dünyada geçen yıl silahlanmaya harcanan paranın 2,4 trilyon dolar olduğunu hatırlattı bir önceki yıla göre yüzde 6,8 oranında arttığını söyledi. Cortes, geçen yılki COP toplantısında kayıp ve zarar için taahhüt edilen fon miktarının 2,5 saatlik bir savaşta harcanan paraya eşit olduğunu söyledi. ın Yeşil İklim Fonu’na ayrılan paranın da iki günlük bir savaş masrafına eşit olduğunu söyledi. İsrail’in Gazza saldırısının iki aylık emisyonunun 75 kömür santralına eşit olduğunu da sözlerine ekledi. Küresel kuzey para yok diyor ama para orada ama iklim eylemine aktarılmıyor, öldürmek, vücutlarımızı yok etmek için kullanılıyor.
17.35 – COP 29 toplantısının yapıldığı olimpik stadyum bugün bir de eyleme sahne oldu. İklim aktivistleri, dünya liderlerini güçlü bir iklim finansmanı anlaşması yapmaya çağırdı. “Pay Up!” (Öde!) mesajı, taşıyan pankart, stadyum koltukları boyunca, tribünün karşı tarafında bulunan COP29 başkanlık ofislerinin baktığı yere asıldı.
17.20 – Bugün sizi uluslararası müzakerelerden biraz uzaklaştırıp sivil toplumun etkinliklerine ve basın toplantılarına götürmek istiyoruz. Sivil toplum örgütleri finans konusunda müzakerelerin istedikleri gibi gitmemesinden dolayı kızgınlar. Sabah saatlerinde Toprak Ana’nın Sağlığı Vakfı adlı örgütün basın toplantısını izledik. Nijerya merkezli Afrika’da çalışmalar yürüten vakfın toplantısına katılan farklı sivil toplum kuruluşlarından katılımcılardan duyduklarımızı şu kelimelerle özetleyebiliriz: sömürgecilik, kirleticiler konferansı, ekolojik kayıplar, borçlanma, fırtına, deniz seviyesinde artış.
Oil Watch’tan Ivonne Lopez’in şu sözlerini de not düşelim: “BM’de ve Sözleşme’de, Güney’in ihtiyacı olan parayı bulmamız lazım diye konuşuyorlar ve böyle yazıyor. Buna göre bizim 6 trilyon dolara ihtiyacımız var. Açıkası bizim bu paraya ihtiyacımız yok çünkü bu para borçlarla, şartlarla, Dünya Bankası aracılığıyla geliyor. Eğer bu para böyle geliyorsa bizim ihtiyacımız yok. İhtiyaç kelimesine daha dikkatli baktığımızda bunun aslında Kuzey ülkelerinin emisyon azaltımıyla ilgili bir ihtiyaç olduğunu görürsünüz. Ve ihtiyaçlara burada, Paris Anlaşması’yla veya Dünya Bankası’yla tanımlanamaz, bu karar bizim topraklarımızda, bizim insanlarımızın gerçek ihtiyaçlarıyla tanımlanabilir.
14.50 – COP 29’un odağında uluslararası finans, yani “para” var. Gerekli iklim eylemleri için özellikle az gelişmiş ve gelişen ülkelere ayrılacak kaynakların ne kadar olacağı, nasıl ve kim tarafından sağlanacağı büyük tartışma konusu ve bu yılki Taraflar Toplantısı’nda bu konuda ciddi bir adım atılması bekleniyor. Yeni Toplu Sayısal Hedef (NCQG) verilen bu çalışmalarla ilgili ilk taslak metin ise G77 ve Çin grubundan veto yedi ve yeni bir metnin hazırlanması istendi. Üzerinde anlaşılmayan pek çok nokta var ama birkaç örnekle özetlemeye çalışalım.
G77 ve Çin, gelişmiş ülkelerin gelişen ülkelere aktaracağı miktarın yıllık en az 1,3 trilyon dolar olmasını istiyor. NCQG muhasebesi açısından nelerin iklim finansmanı olarak sayılmayacağının belirtilmesini istiyor. Örneğin ihracat kredilerinin iklim finansmanı kabul edilmesine karşı çıkıyorlar.
Karşı tarafta ise gelişmiş ya da zengin ülkelerin itirazları var. Örneğin ABD, hedefin iklim kriziyle mücadele için gereken yatırımların artırılmasına yardımcı olmasının ve tüm ülkeler için çok katmanlı bir küresel yatırım hedefi olmasının elzem olduğunu söylüyor ve daha da önemlisi finansman sağlama konusunda yeni ülkelerin ortaya çıkması gerektiğini söylüyor. Norveç de benzer bir itirazı dillendiriyor. Avrupa Birliği ise kamu finansmanı miktarının, finansman hedefinin kaynakları, katkıda bulunanlar ve zaman çerçevesi gibi birçok faktöre bağlı olduğunu söylerken, küçük ada devletleri ve az gelişmiş ülkeleri öne çıkaran bir söyleme ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
14.20 – Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Türkiye’nin “2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi”ni açıklayan bir toplantı düzenledi. Bir gün önce BM Sekreteryası’na teslim edilen strateji belgesi 2053 yılına gelindiğinde Türkiye’nin birincil enerji arzının yüzde 50’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarınca sağlanmasını hedefliyor. Strateji belgesi 2035 yılına gelindiğinde çimento sektöründe yüzde 93, demir-çelik sektöründe yüzde 99, alüminyum sektöründe yüzde 75 ve gübre sektöründe yüzde 100 emisyon azaltımı öngörüyor. Ulaşımda ise 7 bin km hızlı ve yüksek hızlı demiryolu altyapısıyla, yük taşımacılığında demiryolunun payının yüzde 5’ten 22’ye yükseltilmesi dikkat çekiyor.
Strateji belgesinin en büyük eksiği ise 2053 net sıfır hedefine ulaşılabileceğine dair bir ipucu içermemesi. Çünkü emisyonların büyük bir bölümünden sorumlu fosil yakıtlardan vazgeçilmesiyle ilgili bir bilgiye metinde rastlanmıyor. Kömürlü termik santrallar, gaz santralları ve ulaşımda petrol kaynaklı emisyonlar azaltılmadan net sıfır hedefine ulaşmak neredeyse imkansız. Strateji belgesinin dikkat çekici özelliği de bu. Tüm sorunlu alanlarda çözüm olabilecek öneriler olsa da soruna neden olan konularla ilgili bir öneride bulunmuyor. Enerjide yenilenebilir enerjiden bahsediyor ancak sorunun büyük parçası olan kömürden bahsetmiyor, ulaşımda demiryolu örneği var ancak karayolu ve havayolu gibi emisyon kaynağı seçeneklere dair somut, ölçülebilir hedefler yok.
Türkiye’nin iklim planında nükleer santralların öne çıkması da eleştirilen başka bir konu oldu. Yenilenebilir enerjiye göre daha pahalı olan nükleer enerji, nükleer atık ve kaza gibi çözülememiş sorunlarıyla çevre ve ekonomi için tehdit oluşturuyor.
Murat Kurum’un çok sayıda gazetecinin olduğu toplantıdan sonra soru almadan salondan ayrıldı. Gazeteciler koridorda Murat Kurum’a iki soru sorabildi. Murat Kurum, bu sorulardan birini yanıtlarken, “nükleer enerjinin birincil enerji içindeki payının 2053’te yüzde 30 olacağını belirtti ve “zaman içerisinde fosil yakıtlardan çıkmış olacağız” cümlesini sarf etti ama tarih vermedi.
14.00 – COP 29 toplantısının üçüncü gününe Türkiye’yle ilgili toplantıları takip ederek başladık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sabah 10’da Yerel Yönetimler Yönetim Birliği’nin düzenlediği toplantıda bir konuşma yaptı. İstanbul’un 2050 yılı için belirlediği net sıfır emisyon hedefini ve İstanbul’da yaptıkları iklimle ilgili çalışmaları anlatan İmamoğlu, iklim krizini durdurma konusunda atılan yavaş adımların bedelini en yoksul ve en savunmasız kesimlerin ödediğine dikkat çekti.
İmamoğlu konuşmasında, İstanbul’a 90 kilometrelik yeni metro hattı ve 2019 yılından bu yana 13 milyon metrekare yeşil alan kazandırdıklarının altını çizdi. 2050 yılı için de sıfır atık planları olduğunu açıkladı. İmamoğlu daha sonra Türkiye Pavyonu’nu ziyaret etti. İmamoğlu Bakü Şehri İcra Başçısı Eldar Azizov’u ziyaret edip, akşam saatlerinde İstanbul’a dönecek.
21.00 – Birleşik Krallık (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) bugün Ulusal Katkı Beyanı’nı güncelledi ve 2035 yılına kadar seragazı emisyonlarını 1990 seviyesine göre yüzde 81 oranında azaltacağını açıkladı. Beyanın detayları bilinmese de bu hedefin Birleşik Krallık İklim Değişikliği Komitesi’nin tavsiyesi üzerine alındığı ve 2050 yılında Birleşik Krallık’ın net sıfır hedefine uygun olduğu belirtildi. Bu hedef Birleşik Krallık’ı iklim konusunda oldukça öncü bir noktaya taşıyor. Bir gün önce Brezilya da yeni Ulusal Katkı Beyanı’nı açıklamış, 2005 yılında atmosfere bıraktığı seragazı emisyon miktarını 2035 yılına kadar yüzde 59 ila 67 oranında azaltacağını tahhüt etmişti. Bu hedef, 850 million ila 1 milyar 5 milyon ton arasında seragazı emisyonu (CO2 eşdeğeri) azaltımına karşılık geliyor.
Türkiye henüz 2035’e uzanan Ulusal Katkı Beyanı’nı açıklamadı. Mevcut Ulusal Katkı Beyanı, 2012 yılında 455 milyon ton CO2 eşdeğeri olan seragazı emisyonlarını 2030 yılında 695 milyon tonu geçmeyecek şekilde sınırlamayı amaçlıyor. Bu da emisyonları azalmaya değil artışa işaret ediyor. Türkiye, 2028 yılında emisyon artışının duracağını ve tepe noktasına ulaşacağını söylüyor.
14.15 – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan COP29’da söz aldı. İklim krizinin menfi etkilerinin en yoğun hissedildiği ülkeler arasındayız diyen Erdoğan, 2053 yeşil finans stratejisini oluşturmaya çalıştıklarını, emisyon ticaret sistemini de içeren iklim kanununu çok yakında Meclis’e sunacaklarını açıkladı. Net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için önceliklerinin yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve nükleer enerji olduğunu belirten Erdoğan, 2053 yılında nükleer enerji kurulu gücünü 20 bin MW’a çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Sıfır atık ve Togg’u da iklim eylemleri için örnek gösteren Erdoğan, tüm bu gayretlerin ekonomik maliyetinin çok yüksek olduğunu belirterek, gelişen ülkelerin ihtiyacı olan iklim finansmanı sorununa bu zirvede çözüm bulunacağını umduğunu belirterek Türkiye’nin de iklim finansmanı beklediğini belirtmiş oldu. Erdoğan konuşmasının sonunda İsrail’in Filistin ve Lübnan’a düzenlediği saldırıların uluslararası yasalara aykırı olduğunu belirterek, bu saldırılar nedeniyle toprak ve suya salınan kimyasalları örnek göstererek savaşın çevre sorunlarına dikkat çekti. Konuşmasının sonunda Türkiye’nin 2026 yılında yapılacak 31’inci Taraflar Toplantısı’na (COP31) ev sahipliği yapmak istediğini belirtti ve destek istedi.
13.30 – BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Genel Sekreteri Simon Stiell de Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’nde bir konuşma yaptı. Stiell, iklim değişikliğinin birçok ülkede ekonomi katili haline geldiğini, bazı ülkelerde (iklim krizi kaynaklı hasarın) GSYİH’nın yüzde beşine denk geldiğine dikkat çekerek bunun hayat pahalılığını artırdığını söyledi. İklim finansmanının küresel enflasyonu durdurmanın sigortası olduğunu belirten Stiell, temiz enerji sizin ekonomilerinizin ana dayanağı olabilir derken, bunun daha fazla büyüme, iş, güçlü işletmeler, sağlıklı yurttaşlar ve daha az hava kirliliği anlamına geldiğini de söyledi.
COP 29 toplantısının ikinci günü Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi ile başladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ilk konuşmayı yaptı. Onu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Kuala Lumpur Belediye Başkanı Maimunah Mohd Sharif izledi. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bugün zirvede bir konuşma yapması bekleniyor. Liderlerin konuşma sürelerini 3 dakikayla sınırlandırmaları istendi. 80’den fazla hükümet ve/veya ülke temsilcisi zirveye katılıyor.
18.15 – Dünya Meteoroloji Örgütü, Dünya İklim Durumu 2024 raporunu COP 29 için güncelledi ve son verileri paylaştı. Rapora göre;
14.45 – COP 29’un ilk eylemi Filistin’le dayanışma için yapıldı. “Soykırıma yakıt sağlamayı durdur”, “İşgale Son Ver, Ateşkes Şimdi” yazılı pankartları taşıyan iklim ve insan hakları eylemcileri, BM’in iklim toplantısının ilk eylemine imza attı.
13.00 – Açılış konuşmaları BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Genel Sekreteri Simon Stiell ile devam etti. Stiell, konuşmasına Beryl Kasırgası’ndan etkilenen 85 yaşındaki Florance’ın fotoğraflarını göstererek başladı. Bir COP toplantısının her sorunu çözemeyeceğinin altını çizen Stiell, taraf ülkelerin çözmesi gereken sorunlar olduğuna vurgu yaptı. Böyle devam edersek gıda ve enerji faturalarının artacağını belirten UNFCCC Genel Sekreteri, sadece iklim finansı hedefini tutturmak için burada değiliz, küresel finans sisteminin de reforma ihtiyacı var dedi. İklim finansmanının bir “yardım hareketi” olarak ele alınmaması gerektiğini de söyleyen Stiell, iddialı bir iklim finansmanı hedefinin tüm ülkelerin yararına olduğunu, uluslararası karbon ticareti mekanizmasının çalışır duruma gelmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Simon Stiell, “1,5 derece hedefinin elimizden kayıp gitmesine izin veremeyiz” diyerek, ortalama yüzey sıcaklığındaki artışın 1,5 derecenin altında kalması gerektiğine işaret eden ancak bilim insanlarınca artık tutturulması oldukça güç görülen Paris Anlaşması’nın ilk hedefine de işaret eti.
11.30 – Bu yılki BM İklim Konferansı’nın (COP29) resmi açılışı birkaç dakika önce COP 29 Başkanı ve Azerbaycan’ın Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanı da olan Mukhtar Babayev (aynı zamanda SOCAR petrol şirketinin eski bir yöneticisi) tarafından yapıldı. Babayev’in konuşmasına gezegenin üç derecelik bir ısınmaya gittiğini söylerek başladı ve konuşmasında ağırlıkla iklim finansmanı konusuna değindi. Gelişen ülkelere iklim finansmanı için trilyonlarca dolara ihtiyaç olduğunu hatırlatan Babayev, harekete geçmemenin maliyetinin ise daha büyük olduğunu söyledi. Babayev, ülkelerin ulusal katkı beyanlarını güçlendirerek, fosil yakıtlardan da adil bir şekilde, koşullar dikkate alınarak vazgeçilmesi gerektiğini de söyledi. Bu yılki iklim konferansının odak noktasında yer alan Yeni Toplu Sayısal Hedef (NCQG) müzakerelerinde uyum finansmanının da dahil edilmesi gerektiğine vurgu yapan COP29 Başkanı, azaltımın COP öncesindeki tüm toplantılarda gündeminde yer aldığına da dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) 29’uncu Taraflar Toplantısı (COP29) Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de başladı. #COP29 boyunca sahadan güncellemeler paylaşacağımız sayfamıza ulaşmak için tıkla: https://t.co/HfVaoipccH pic.twitter.com/ejLqU50jwr
— Ekosfer (@ekosferorg) November 11, 2024
11.00 – Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) 29’uncu Taraflar Toplantısı (COP29) Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de başladı. Sözleşme’ye taraf ülkelerin, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının katıldığı Taraflar Toplantısı, her yıl düzenlenen iklim toplantılarının en önemlisi olarak niteleniyor. Yıl içinde görüşülen birçok konu, COP toplantılarında karara bağlanıyor. Bu yılki toplantıya 40 ila 50 bin kişinin katılması bekleniyor.
Söğütlüçeşme Cad. No: 186/12 Kadıköy İstanbul
iletisim@ekosfer.org