Sokağa çıkma yasaklarıyla görünür hale gelen Türkiye’deki hava kirliliği raporlandı. Ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması için yeşil ulaşım çözümlerine ihtiyaç var. Ekosfer Derneği’nin hazırladığı “Virüsten Kaçarken İklim Krizine Yakalanmak” raporu, koronavirüs salgınında uygulanan sokağa çıkma yasaklarının hava kirliliğine etkisini ortaya koydu. Türkiye’deki beş kentte hava kirliliğine yol açan PM10 ve NOx (Azot oksit) derişimlerinde kapanma […]
Sokağa çıkma yasaklarıyla görünür hale gelen Türkiye’deki hava kirliliği raporlandı. Ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması için yeşil ulaşım çözümlerine ihtiyaç var.
Ekosfer Derneği’nin hazırladığı “Virüsten Kaçarken İklim Krizine Yakalanmak” raporu, koronavirüs salgınında uygulanan sokağa çıkma yasaklarının hava kirliliğine etkisini ortaya koydu. Türkiye’deki beş kentte hava kirliliğine yol açan PM10 ve NOx (Azot oksit) derişimlerinde kapanma dönemlerinde belirgin bir azalma oldu ve hava kalitesi iyileşti. Bu geçici iyileşmenin kalıcı hale gelmesi ve iklim krizinin büyümemesi içinse salgın sonrası toplu taşıma, bisiklet ve temiz enerjiyle çalışan araçların daha çok kullanılması gerekiyor.
Rapor, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Çanakkale’de T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyelerin trafik kaynaklı hava kirliliğini ölçmek üzere yerleştirdiği hava kalitesi ölçüm istasyonlarının verilerinin incelenmesiyle hazırlandı.
Türkiye’deki beş kentte yer alan 12 hava kalitesi ölçüm istasyonunun verilerine göre, 2020 yılının Nisan, Mayıs ve Haziran aylarındaki aylık ortalama PM10 derişimleri, 2019 yılının aynı dönemine göre genelde azaldı. Nisan ayında en fazla azalma, İstanbul’un Mecidiyeköy semtinde yüzde 38,36 olarak gerçekleşti.
NO2 (azot dioksit) derişimlerine bakıldığında ise 2019 yılına göre Nisan’da 10, Haziran’da 7, Mayıs’ta ise bütün istasyonlarda hava kirliliği azaldı. NOx emisyonları üzerinden yapılan değerlendirmede ise İstanbul, Ankara ve Bursa’da hem Nisan hem de Mayıs ayında önemli ölçüde azalma tespit edildi. Yapılan araştırma, COVID-19 pandemisi sırasında uygulanan sokağa çıkma yasaklarının, ulaşım kaynaklı hava kirliliğini azalttığını ortaya koydu.
Raporun yazarlarından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, ince partikül maddelerden kaynaklanan kentsel hava kirliliğinin yaklaşık yüzde 25’inin trafikten kaynaklandığına dikkat çekti. Kayıhan Pala, “2020 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ait veriler, COVID-19 pandemisi sırasında uygulanan sokağa çıkma yasaklarının ulaşımdan kaynaklanan hava kirliliğinin azalmasına katkısının olduğunu gösteriyor. Ulaşım kaynaklı hava kirliliğinin gösterilebilmesi ve alınan önlemlerin etkisinin tartışılabilmesi için bütün kentlerde trafik kaynaklı kirliliği göstermek üzere yer seçimi yapılmış ve buna uygun hava kirleticilerinin ölçüldüğü hava kalitesi istasyonlarına gereksinim var. Bazı kentlerde gördüğümüz bu eksikliğin ivedilikle giderilmesi gerekiyor.”
Hava kirliliğinin yol açtığı sağlık sorunlarına da dikkat çeken Pala, “Motorlu araçlar, insan sağlığını etkileyen hava kirleticilerinin başlıca kaynakları arasında. Araç emisyonları astım hastalığı, akciğer kapasitesinin azalması, zatürre, bronşit vb. sağlık sorunlarını tetikleyen duman oluşumuna neden olur. Birçok bilimsel çalışma, partikül madde solunmasını astım, kronik bronşit ve kalp krizi gibi önemli sağlık sorunlarıyla ilişkilendirmiştir” dedi.
Türkiye’nin toplam seragazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 16’sının ulaşım sektöründen kaynaklandığı belirtilen raporda, salgın sonrası ulaşım kaynaklı kirliliğinin azaltılması için yeşil ulaşım çözümlerinin ön plana çıkarılması isteniyor. Dizel ve benzin gibi fosil yakıtla çalışan araçların hava kirliliğiyle birlikte küresel ısınmaya da yol açtığına dikkat çekiliyor.
İklim dostu ulaşım araçlarının başında yürümek, bisiklete binmek, elektrikle çalışan otobüs, tramvay ve motosiklet geliyor. Elektrikli toplu taşıma araçlarını otobüs ve trenler izliyor. Elektrikli otobüsle işine giden bir kişi km başına 25 gram karbondioksit emisyonuna neden olurken otomobil kullanan bir kişi bunun yaklaşık sekiz katı emisyona yol açıyor. Şarj edilemeyen hibrit otomobiller de sanıldığı kadar masum değil, aynı mesafe için 158 gram emisyona yol açıyorlar. Paylaşılan basgitler (e-skuter) de bakım süreci enerji yoğun olduğu için emisyon açısından sanıldığının aksine sıralamada orta sıralarda yer alıyor.
Raporun ilgili bölümünü kaleme alan Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, “Türkiye’de ulaşımın ağırlıklı karayoluyla yapılması hava kirliliğini artırıyor ve iklim krizine yol açan seragazı emisyonlarının miktarını da artırıyor. Salgın sırasında toplu taşımadan kaçmaya çalıştık ama salgından sonra toplu taşımayı, elektrikli araçları ve yürümeyi daha fazla hatırlamak zorundayız yoksa bizi iklim krizi gibi bir başka felaket bekliyor” dedi. Gürbüz, “Fransa’da toplu taşımanın finansmanını çalışan sayısına göre şirketlerden sağlayan özel vergiler, Avrupa’da bisikletle işe gelenlere verilen harçlık ve vergi indirimleri var. Temiz enerjiyle çalışan araçların sayısı ve çeşidi de artıyor. Demiryolunun yolcu taşımacılığındaki payının yüzde 1’de kaldığı Türkiye’de bisiklet yollarından yeni teşvik yöntemlerine kadar birçok farklı uygulamayla ulaşımı fosil yakıt bağımlılığından kurtarabilir, havamızı ve iklimimizi krizden çıkarabiliriz” diye konuştu.
Söğütlüçeşme Cad. No: 186/12 Kadıköy İstanbul
iletisim@ekosfer.org